LATİN EZGİLERİ - *Yazarlar


Mehmet ÜNLÜ
Neden kuruldu?..
Merhabalar…..
Latin Ezgileri Sitesi’nin var olma nedenini sizlerle paylaşmak istedim.
Aklınıza, “durup dururken” böyle bir müzik sitesinin neden kurulduğuna dair sorular gelebilir.. İnternet’te yüzlerce yerli yabancı müzik sitesi yayınlanıyor, aralarına yeni bir sitenin katılması gereksiz diye düşünülebilir.
Böyle düşünenler çok haklıdırlar..
Ancak, yaptığım araştırmalara göre şöyle bir sonuç ortaya çıktı:
Müzik sitelerinin yerlisi olsun yabancısı olsun, hepsi bir sanatçının ya kişisel sitesi durumunda, ya da ticari amaç taşıyan birer site halinde.
Tabi; sanatçılarımızın, özellikle bizim sanatçılarımızın resmi web siteleri bence çok yerinde ve hayranlarının kendilerini daha iyi tanımaları adına iyi bir girişim.
İşte, Latin Ezgileri sitesi ise, ana sayfamızda da belirtildiği gibi, tamamen bir belgesel niteliği taşımaktadır..
İçeriği nasıl olacak?..
Bir belgesel ve onu destekleyen Radyo yayını!..
Yani, ağırlıklı olarak Latin ve Flamenko'nun yanısıra,  Rock’n-Roll,  Pop ve Nostalji Dünyası’na da mal olmuş, adını “Altın” harflerle yazdırmış yerli ve yabancı sanatçıların, yaşantıları, besteleri, yorumları yani her yönleri ile müzik severlerin bilgilenmesi sağlanmış olacak..
Bilgilenmenin yanı sıra, sitenin ana sayfasının sol köşesinde yer alan sayfaların en altında yer alan “Radyo”imgesinin tıklanmasıyla, ünlü sanatçılara ait “nefis melodiler,ezgiler” de, ”Latin Dünyası” radyosunda sizlerle buluşmaktadır.
“Latin Ezgileri Sitesi” yaklaşık iki buçuk ay önce yayın hayatına başladı.
Ancak bir süre, çok sade ve amatör bir girişim ile sayfalarını dar bir ölçüde yapılandırıp siteyi oluşturmaya çalıştım..
Dar bir ölçüde dedim..
Zira, hem antrenman olsun hem de biraz tecrübe kazanmak adına “ücretsiz site kurma” şablonu aracılıığı ile müzikseverlere ulaşmaya çalışıyoruz..
Bu şartlar altında çalışma alanınız hem sınırlı kalıyor, hem de profesyonel bir site oluşturmanız kısıtlanıyor.
Biz de, bir süre böyle çalışıp, daha sonraları da geliştirmeyi düşündük.. 

Yani şimdilik kaydı ile, bir süre bu ölçülerde devam edip, daha sonra kendimize ait bir siteyi hizmete sunmayı  hedefledik.
Bir söz vardır; “her ne kadar sürç-ü lisan etsek de af ola”.. diyerek, olası hatalardan şimdiden affınıza sığınıyoruz..
Bu sitenin kurulmasında bana destek olan ve halen birlikte çalışmalarımızı sürdürdüğümüz, değerli kardeşlerim Kadir ÜNAL, Lokman AKSOY, Fazlı NERGİZ ve Osman YILMAZ’a sonsuz teşekkürler sunarım.
Birlikte çok ama çok yol alacağımıza inanıyorum..
Evet, sevgili müzikseverler,
Destekleriniz sitemizin gelişmesine büyük katkılar sağlayacaktır..
Bundan böyle, sizlerle sık sık buluşacağız. Bu sütunda, müzikle sevdalı olan müzikseverlerin yazıları da zamanla yer alacak, onlar da fikirlerini, bakış açılarını sizlerle paylaşacaklar…
Sevgi ile bol müzikli günlere…
 28.Kasım.2008


Ezgilerle Müzik
 
 

Müziğin tek bir dile sahip olduğunu bilmeyenimiz yoktur ki
müziğin, özellikle ruhumuzun yenilenmesi ile birlikte
yüreklerimizin ferahlamasına büyük destek olduğunu çok iyi biliriz. “Müzik ruhun gıdasıdır” özdeyişi ise küçük yaşlardan
beri belleğimizin bir köşesinde yer almış asla unutulamaz, hatta unutulmadığı icin de kulaklarımıza da küpe olmuştur..

Latin Müziği’nin, Flamenco’nun, Rockn’Roll’un, Cazz ve Blues’un, Pop Müziği’nin ve müzik dünyasının o muhteşem güzelliklerini,
adını tarihe altın harflerle yazdırmış sanatçılarını, çok değerli müzisyenlerini kalemimiz yettiğince, dilimiz döndüğünce tanımaya ve irdelemeye çaba göstereceğim.

 Bu ilk yazımda, müziğin genel olarak çıkış noktaları, değeri ve yeri konusunda kendimce bilgileri paylaşmaya, ayrıca 40 yıla yakın amatör olarak gitar çalıp müzikle içselliği hala yaşamaya çalışan ve iyi dinleyici olduğuna inan bir birey olarak fikirlerimi aktarmaya çalışacağım.

 Müziğin kendine özel anlatımı, duyguları ve bunları insanlara kuvvetle hissettirmek gibi ayrıcalıklı bir yeteneği var. Tabi bu yeteneğin aktardığı mesajlar, söz ve müziğin harmanlanarak, enstrumanlarla bütünleşip, ezgiler halinde yayılmaya değer
olması gerektiğine inananlardanım.

Açıkçası, kaliteli müziğin yapılmasından ve yaygınlaştırılmasından yanayım..

 

Nedir bu kaliteli müzik? Bu sorunun cevabının apar topar verilmemesi gerektiğini düşünüyorum.

Piyasaya şöyle bir dönüp baktığımız zaman, müzikalitenin ne durumda olduğu ortadadır..Hani, eskilerden gelen bir cümle
vardır ya arasıra hatırlanan, ”eskiye rağbet olsa idi, bit pazarına
nur yağardı
”.. Evet.. Ne yazık ki, eskiyi arayışın, eskiye özlemin burunlarda tüttüğünü bal gibi görüyoruz.

 

Peki, bu özlem niye, neden geriye dönüş harekatı ile arşivler karıştırılarak, eski melodiler yeni versiyonlarla sunulmaktadır?

 

İşte, bunun tek nedeni, sadece ve sadece kaliteli beste
yapılmaması. Üretim artık yok. Nerede o besteciler?..Nerede o aranjörler? Ve nerede o söz yazarları?..

Buradan soruyorum.. Var mı, eskilerin, pabuçlarını dama atabilecek kişiler?…

Sizce var mı?

Bence yok!..

Bakınız, bu sözlerim asla birilerinin damarına basılması amacını taşımamaktadır.. Ama bir hafta, on beş gün gibi kısa sürede
yazılan şarkıları duymak zorunda kalıyoruz ne yazık ki..

Duygu yoksunu, “Synthesizer” dan programlanmış efektlerin eşliğinde, ne anlattığı anlaşılamayan sözlerle, “ucube” müzik türlerinin genç beyinlere aşılanmasıyla, toplumumuzun içinde bulunduğu durumu, psikiyatristler de açıklayamaz halde..

Buradan, bir Çiğdem Talu, bir Melih Kibar, bir Fecri Ebcioğlu,
Atilla Özdemiroğlu
ve bir Sezen Cumhur Önal gibi bir çok
üstadın yerini doldurabilecek kim var diye sormak, sorgulamak gerekmiyor mu? ..Bu değerler, popüler müziğimizin temel taşları olarak bir çırpıda hemen aklımıza gelenler. 

Barış Manço, Tanju Okan, Cem Karaca, Alpay, Dario Moreno,
Bülent Ortaçgil, Fikret Kızılok, Edip Akbayram, Sezen Aksu,
Leman Sam, Fatih Erkoç, Metin Ersoy, Ömür Göksel, Timur
Selçuk, Şevket Uğurluer, Özdemir Erdoğan, Ajda Pekkan,
Ersan Erdura, Erol Evgin, Erol Büyükburç, Salim Dündar,
Zülfü Livaneli, Ayten Alpman, Esin Avşar, Özdemir Erdoğan,
Berkant, Kayahan
gibi yeri dolduramayacak sanatçıların şarkıları uzun yıllar top-on olarak yer alır, albümleri yok satardı.

Onno Tunç, Norayr Demirci gibi aranjörler de Popüler Müziğimiz’e çok büyük hizmetleri vardır.

 

1960’dan 1985’lere kadar adlarını bırakın Türkiye’de, dünya çapında adları bir bir dolaşıyordu. Hatta, Dario Moreno, Marc
Aryan, Adamo
dahil Avrupa’nın tanınmış bir çok sanatçısı
ülkemizde Türkçe albüm bile hazırladılar, çok sevildi, çok
beğenildi, aylarca listelerin başlarında yer aldı..

İşte, kaliteli müzik.. diye boşuna değinmiyoruz..

Hani derdik, slow müzik, hızlı müzik diye.. Yani, slow deyince
adeta iz bırakan, kısacası beyinlerde yer eden aşk, ayrılık, hüzün kokan besteler; hızlı denince mutluluk, sevinç, çoşku anlatılırdı.. 

 

Artık, hepsi birbirine karıştı.. Şarkıda, “sevgilimden ayrıldım, çok mutsuzum”, “o beni terk etti şimdi ne yapsam” veya “bir daha yüzüne bakmam, beni aldattı” diye yazılmış hüzün dolu sözlerin ardında, müthiş yüksek volümlü ve aşırı hızlı bir ritm,
hani disco ritmi dediğimiz müzik türü…

Fakat, bir bakıyorsunuz, söyleyen ile izleyenler hepsi birden havalara zıplıyorlar.. Kimse yerinde duramıyor, kim ne kadar hızlı zıplarsa gibi bir de rekabet göze çarpıyor bu arada..

 

Güya aşk veya hüzün anlatan şarkılar..

Peki, dinlerken üzüleceğiz mi, sevineceğiz mi?

 

Karar vermek çok zor. Ama besteciler  mutlaka aşk şarkısı
yazmıştır(!)..öyle değil mi?

Artık, hızlı olanı da buyurun siz düşünün…

Eleştriden kimse çekinmemelidir.. Biz burada, daha iyi, daha kaliteli müziğin yapılması adına görüşlerimizi ortaya koyuyoruz.. Kimsenin kulağını çekmek gibi bir niyetimiz yoktur, olmayacaktır da..

 

Ama ne yazık ki günümüzde müziğin, sadece para kazanmak için bir araç olduğunu üzülerek görüyoruz..

 

Üzülüyoruz..

Çünkü iyi müzik yapan sanatçılar azaldı, nerede ise bir elin parmakları kadar var ya da yoklar..

 

Sonuç olarak,

 

Popüler müzik dünyamız, artık başı boşluktan kurtulmalı,
kaliteli hale gelmeli,  birkaç şarkı ezberleyip kendisine repertuar yaptım zannederek, sanatçı(!) olmaya karar vermiş kişilere
parası da olsa fırsat verilmemeli diye düşünüyorum..            
                                                                                                                                                                                              

Mehmet ÜNLÜ

 
19.03.2009



LATİN MÜZİĞİ

Latin müziğinin başlangıç hareketi olarak; ‘1492’ Kristof Colomb’un Amerika’yı keşfettikten sonra, 1495’de Afrika’dan, Latin Amerika’ya köleler getirilmeye başlandı. Bunların arasında bulunan Afrikalı kölelerden bazıları Latin Amerika’ya getirilmezden önce İspanya’daydılar.

Daha sonra, Afrika ritim ve müzik stilleri karışım oluşturarak, İspanyol-Afrika müziğini meydana getirip sonra da bu müziği Karayiblere ulaştırdılar.

Hemen hemen göze çarpan özelliklerini Afrika’dan gelen etkilerle derlediklerinden çoğunluğu Afro-Karayib (Afro-Cuban) olarak karakterize edilebilir’diyen Enrique Maestre, Latin müziğinin bu uzun yolculuğunu günümüze kadar ulaşmasını kitabında anlatıyor.


Kitap başlarken Latin müziğine özgü macho, montuno, negrita, pregon, tumbao,sabrosa gibi kelimelerin açıklamalarından oluşan sözlük, Karayiblerin haritası ve Küba müzik stillerinin listesi bulunuyor.

Daha sonra, salsa kraliçesi Celia Cruz’dan, Bossa Nova’nın yaratıcısı besteci Antonio Carlos Jabim’e, El Cuarta de Tula’nın bestecisi Luis Marquetti’den, timbal ve Mambo kralı diye tanı nan besteci-timbalci Tito Puente’ye kadar, pek çoğunun fotoğraflarıyla 128 sanatçının tanıtımı kitapta yer alıyor.

Devam eden sayfalarda, Latin müziğinde kullanılan enstrümanlar da fotoğraflarla açıklanıyor. Karayib yerlileri tarafından kullanılan marakas, daha önceleri Küba’da limanda gemi halatı yaparken jütlerin liflerini ayırtmakta kullanılan guiro, 1930’lu yıllara kadar yalnızca Afro-Cuban kökenli Santeria inancının özel seremonilerinde kullanılan Bata davulları, Arap müzisyenlerden miras alınıp İspanyollar tarafından Küba’ya getirilen Bongo gibi pek çok enstrümanın Latin müziğinde kullanımı ve kökenleri anlatılıyor.

KÖLELİĞİN DOĞURDUĞU MÜZİK
En yaygın Latin Amerika müzik stillerinin tarihçesini ise anlatmaya 1500’lerde İspanyol-İtalyan şarkı formunda olan Trova ile başlıyor. 1500’den 1800’e kadar uzanan yıllar arasında ise Bantu, Yoruba, Dahomey ve Kalabarlı köleler tarafından yapılan vurmalı çalgı müziği olan Musica Ritualstico, turistlerin daha kolay dans edebilmeleri için karmaşık Küba ritimlerini sadeleştirmek amacıyla Orestes ve İsrael ‘Cachao’ Lopez’in etkileriyle 1948 yılında Enrique Jorrin’in yarattığı chachacha, 1989’daAvrupa’da en çok satan müzik olan Lambada’nın tarihçeleri oluşumları ayrıntıları ile yer alıyor. Son yılların en popüler caz, bebop ve bir veya birden fazla Latin ritminin birleşmesinden meydana gelen Salsa’ya ise geniş yer veriliyor.

Kitabın yazarı Meastre, kitabın son bölümü olan çalışma kitabına giriş bölümünde ise; ’Küba müziğinin kökleri diğer kültürlerden farklı olarak kölelik, istibdat ve nadir olgular sonucu kaderin bir cilvesi olarak bir araya toplanmıştır. İdari teşkilatlardan ve uluslararası güç dengelerinden, sosyal koşullardan, açlıktan, öfkeden ve karmaşadan etkilenmiştir. Ancak müzik her zaman güçlüdür. Müzik hiçbir zaman baskı altına alınamamıştır ve kendi yolunda gider. Müzik bir tarih kitabıdır ve zamanın aynasıdır’ diyor.

Böylece, Latin Amerika’da 600’den fazla, Karayip’lerde 275’ten fazla ve Küba’da ise 100’den fazla ritim bulunuyor. Türk eşiyle birlikte İstanbul’da yaşayan, Maestre kitabında 89 tane Küba ritmini kimlerin yarattığını, perküsyonlarla nasıl çalındığını detayları ile anlatıyor.

Bu anlatımların yanı sıra detayları ile anlattığı ritimleri farklı enstrumanlarla nasıl çalınacağı ve notaları Latin müzik severlere kitabın son sayfalarında sunuluyor.

Kitabın içinde bir de DMS’in sponsorluğunda hazırlanan Latin perküsyonlarla, temel ritimlerin nası l çalınacağı Maestre tarafından çalı narak gösteriliyor.

Son yıllarda Ricky Martin, Shakira ve Afro Cuban All Stars grubundan İbrahim Ferre, Compay Segundo gibi sanatçılarla yüreklerimize ulaşan Latin müziği Enrique Maestre’nin kitabı ile de zihnimize yerleşiyor.

Müzisyen-Latin müzik tarihçisi Maestre, şimdilerde ikinci Latin müzik kitabını Latin Müzik hakkında daha fazla şey bilmek isteyenler için hazırlıyor.

M.Ü.
19.04.2009

 
 

                                                                                          



Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol